Ekim 13, 2011

Prof. Dr. Saffet Solak ın bir hatırası

Tıp fakültesini yeni bitirmiş, pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere, Konya ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim. Gençtim, bekardım. Küçük bir beldeydi gittiğim yer. İlk gece bir eve misafir olmuştum. Tren istasyonunun hemen yanında bir evdi. Akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş, sohbetler edilmişti. Üzerimde yol yorgunluğu, geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı. Saatler ilerliyor, ağır bir uyku beni içine çekiyordu. Ev sahibine bir şey de diyemiyordum. Bir müddet daha geçti; yine bir hareket yoktu. Evin büyüğü olan Hacı anneye sıkılarak:

Anneciğim, sizin buralarda kaçta yatılıyor? dedim.

Hacı anne:Evladım treni bekliyoruz. Az sonra tren gelecek, onu bekliyoruz dedi.

Merak ettim, tekrar sordum: Trenden sizin bir yakınınız mı inecek?

Hacı anne: Hayır evladım, beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok. Ancak burası uzak bir yer. Trenden buraların yabancısı birileri inebilir. Bu saatte, yakınlarda, ışığı yanan bir ev bulmazsa, sokakta kalır.Buraların yabancısı biri geldiğinde, ışığı yanan bir ev bulsun diye bekliyoruz.

Konya Ovası nda, ya da bir başka yerinde Türkiye nin trenden inen yabancılar için Işığı yanan evler yerinde hala duruyor mudur? Yabancılar, yorgun bedenlerini yün yataklarda dinlendirmeye devam ediyorlar mı? Aç bir köpeğin önüne bir kap yemek bırakan kadınlar yaşıyorlar mı? Kuşlara yuva yapan mimarlar sahi şimdi neredeler? Bu güzel insanlar, atlarına binip gitmişler. Bizler, atlarına binip giden güzel insanlara sahip bir medeniyetin yetimleriyiz. Çekip gidenlerin doldurulmamış boşluklarında savrulup duran yoksullarız.

Değerlerinize dikkat edin Karakterinize dönüşür...

Karakterinize dikkat edin Kaderinize dönüşür...

Hiç yorum yok:

트윗하기