Ekim 05, 2011

Simurg Anka


Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı’nın 
dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş…Kuşlar Simurg’a inanır ve onun 
kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters 
gittikçe onlar da Simurg’u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada 
görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.Derken bir 
gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş. 
Simurg’un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. 
Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve 
düşenler olmuş.Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını 
hatırlayıp;papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri 
yüzünden kafese kapatılırmış);Kartal; yükseklerdeki krallığını 
bırakamamış;baykuş yıkıntılarını özlemiş,balıkçıl kuşu bataklığını.Yedi 
vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.Ve nihayet beş vadiden 
geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi “şaşkınlık” ve sonuncusu Yedinci Vadi
“yokoluş”ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş… Kaf Dağı’na vardıklarında
geriye otuz kuş kalmış.Simurg’un yuvasını bulunca ögrenmişler 
ki;“SİMURG ANKA - Otuz Kuş” demekmiş.Onların hepsi Simurg’muş. Her biri 
de Simurg’muş. Simurg Anka’yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve 
yokoluşu da yaşadıktan
sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz
üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz 
birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve 
kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.Şimdi kendi gökyüzünde uçmak 
zamanıdır…

트윗하기