“Vaay vay vay.
Seni hergele. Uğrar mıydın buralara sen? Hem
de gündüz vakti. Güzellik uykuna noldu? A aaa yoksa işe yaramadığını anladın da
o bet suratını kabullendin mi ha dayısının gülü? Yüce Rabbülalemiiin senin
hikmetinden de sual olunmaz ama “Yarattın, bak.” derler. Sen dönmüş arkanı
gitmişsin. Yazık bee!!”
“Lan dayı sussan bile çekilmezsin. Yeminle işim düşmese
semtine uğramam da işte para desen sende, tanıdık desen sende. Allah almış da
almış bir dünya yerden de bu 2’sinden vereyim demiş herhal. "Yazık demiş, görür
de üzülür haset haset haset kapılarımı aşındırır" demiş de vermiş işte. Ne bok
insansın ya, insan yeğeninin kapısına gerdek gecesinde alacaklı gönderir mi be!
“Özellikle de bu gece gidin, elinde paralarla sizi bekliyor.” demişin bir de,
vay ananın pabucu! Ulan tam uzandım 2 dakika gevşicem TAK DA TAK, TAK DA TAK!
Yıktılar ulan, mahalleyi yıktılar.
Millet düğün sabahında pencere kenarından
gizlice bakıp fingirdeşen taze evli bir çift göreceğine yüzü gözü dayaktan yamulmuş
mal adamın tekiyle, şoktan ayılıp bayılan “AY KOMŞULAAAAR” naraları atan taze
gelin gördü sayende.”
On kaplan gücünde sövdüm sana. Mahalleden arkadaşları, eşi
dostu, hatta düşmanlarımızı bile topladım da toplu toplu sövdük.
Yetmedi adam
tuttum, şu adama ağız göz sövün, bak bir tanesi tutsun büyük paraya konacam,
düşen malın da %50’si sizin dedim, o adamlara da sövdürdüm.
Namaza başladım 24
saat oldu. Tek duam mezarlara giresin tez zamanda.
Yetmedi fitre verdim, zekat verdim neyim varsa dağıttım
el aleme, tek isteğim dedim şu tipe 3-5 beddua okuyun başka da bir şey dilemem
sizden.
Hacılara hocalara, papazlara, hahamlara gittim de her dinde lanetler
okudum sana. Ah ateşlerde yanıp cehennemlerde kül olasın. Dirilip dirilip
tekrar yanasıca. İblis sureti seni!
Oh yeminle içim rahatladı, kötü söz sahibinindir derler ya
bana kalmasın o da senin olsun diyerekten, sırf gönlü bolluğumdan diyorum
bunları sana. Yoksa arkandan falan konuşuyorum da, ar yaptım diye değil yani. Kaç yüzün var hangi birinin arkasından konuşayım yani?
Manda camışı
kılıklı at kafalı dangoloz.
Yalnız dedikçe diyesim geliyor, insana ilham veren bir tipin
var. Yemin ederim aşka geldim, cana geldim. Kendime geldim. Oh! Gönder gönder sen
arada gönder böyle abilerimizi de bir okşasınlar beni vallahi kafam yerine
geldi. Meğer önceden nöron bağlarım zayıfmış. Baksana görüşüm açıldı, onlar dokundukça oturdular yerlerine.
Yeniden doğmuş gibiyim.
"Dokunma artık aileme. Dokunma gecekondudan bozma evime.
Dokunma kaçak çektiğim elektriğime. Dokunma eteği belinde gelinime. Eğer
bunların kılına zarar gelirse ben, ömründe bir tavşanı bile incitmemiş olan
ben, Zülfü ustaaa, hiç düşünmeden ağzına burnuna tükürürüm senin anlıyor musun?
Lama gibi tükürüklere boğarım seni ve dönüp arkama bakmam bile.
Konuştukça da konuşasım geliyor oy başım döndü dur oturam
şuraya 2 dakika. Yemek de yiyemedim posta posta dayak yemekten. 2 ekmek arası
bir şey getir de yiyek bari. Sen olmasan komşunun tavuğunun altından ütecektim yumurtaları. Yapacaktım menemeni de bir güzel. Yatağa da götürecektim ki romantizm
olsun, ortam alevlensin. Ama kader utansın insan dayısını atsa atamıyor.
Oy lanet gitsin yüzüne,
bak gene gözüme çarptın tövbe estağfurullah görüşüm yitti görmek istemedi
gözlerim, reddetti seni. Tüü be! At kafası!
Canım karıcım ya! At deyince de
aklıma hep Binnaz gelir ha. At avrat
silahtan herhal. "Düğünden gelen takıları satacaz borçlar için" diye yırtıyordur
kendini şimdi. Bana en az 1 ay gün yüzü yok. Evlenmeden olmaz derlerdi evlendik
gene yok sayende. Bak gene geldi sinir. 2 dakika unutamıyorum girmesene karımla
arama, hayalde bile rahat yok. Ulan orda bırak bari git köşede oyna ya.
Neyse
şu benim borcu bir hallet tamam mı canım dayıcım bak insan gibi anlattım
anlaştık. Aldım da ben de dersimi. Bir daha tövbe yoook ne borç ne bir şey.
İnsan gibi çalışıp evden işe işten eve karımın sıcacık kollarına. Mini mini
dizlerine koyar başımı vururum kafayı. Başka da yere vurdurmam kafamı vallahi
söz billahi söz. Kumar falan da yoook bitti gittiiii. Ama sen öde benim hesabı
tamam mı?
Bak rahmetli babama söz verdiydin ben yaşadıkça bu çocuk benim
himayemde, açta açıkta bırakmam ben onu diye. Emanete hıyanet olmaz. Öyle bir
şeyler işte, taş yerinde ağırdır, bir elin verdiğini öbür el görmesin gibi
şeyler. Anladın sen.
Bak bu kafa göz dalmaları da unuttum bak. Hadi affettim
kesin o adamların mallığıdır, sen demezsin, dokundurmazsın bana bilirim. O
zaman sen ödersin di mi dayıcım? Oh ne güzel konuştuk anlaştık. Şurdan da
giderken yengemden yemek yaptıysa bir şeyler alayım benim hanım daha yeni ya
eli iş tutmuyor, o zamana kadar gelir gider yeriz sizde artık. Hatta ben
yengemle konuştuydum sizin çatı katındaki oda da tam bize göre. Git gel zahmet
olmasın bize oraya taşınalım dedim de yengem bir sevindi anlatamam. Tabak çanak
kırdı vura vura. Yaparlar ya düğünlerde mutluluktan, canım yengecim de o
adetleri hatırladıysa demek. Canım yengem ya. Neyse ben kaçayım dayıcım ellerinden
öperim. Borcun makbuzunu kesip gönderirler bana artık. Ellerin, cüzdanın, aman
hiçbir yerlerin dert görmesin. Canım dayım. Baba yarısı be!
"Yemin ederim insan değil bu. Yok her seferinde nasıl daha
fazla şaşırtılabilir bir insan aklım almıyor. Ama bak Atıf, hep diyorum ben! Bunu
dövdüklerinde kafa bir an yerine geliyor 2-3 manalı cümle kurduğunu rivayet
edenler bile var. Ama sonra gene eski hale tornistan. Allah’ın kıt akıllısı işte
napacan. Neyse ki para bol da hayır yapıyorum diye sayıyorum. Bağış diye kesiyorum
makbuzunu şirketten. Vergiden de düşüyor ya işime geliyor. Neyse biz işimize
bakalım ya nerde kaldıydık, şu binalar ne oldu imar izni falan diyordun.
Ayseeeel kızım bir kahve getir şekerli olsun valla kafa kalmadı, tükürdü
beynime gitti. Lama ağızlı. Neyse hadi devam anlat bakayım bir de seni
dinleyelim alıştık dinlemeye…"
"ağlama ahmet ağlama
davranma kuşağına ikide bir
anam avradım olsun
bu kara günlerin sonu gelir
büyük balık küçük balığı yutar demişler
bok yemişler
onu sardalyalar düşünsün
sen balık değilsin ki ahmet
mek parmak mek parmak daha
sonu selamet"