Geçenlerde nam-ı diğer Kerem diye bir arkadaş sen bu aralar
çok depresif yazıyorsun dedi. Oturdum düşündüm ben de uzun uzun. Şimdi de
bakıyorum kendime de adeta anne hatta elinde bastonuyla bir nine olmuşum :D
Akıl veriyorum insanlara sürekli, evladım kelimesi kanka kelimesiyle eş anlamda
ve yemek yapıp duruyorum etrafımdakilere. Sallama çay artık kötü geliyor, her
sabah kalktığımda ilk işim çay demlemek oluyor. Geçen bir dans ettim mesela
belimde hala ağrısı var :D Benjamin Button gibi kızmışım da haberim yokmuş yani
o misal. Tek eksiğim bir torun torba sahibi olamadım bak, ona bir ayar çekmem
lazım. Yalnızlık kötü bir şey demiş ünlü bir Türk düşünür de ona binaen diyorum
yoksa ben kendime yeterim yani, mesaj içerikli bir yazı değil asla!
Yani mutluluk her zaman yansıtılmak zorunda değil demek
istemiştim aslında her ne kadar demiş gibi görünmesem de. Uzun zamandır
yazmadığım için içimden de elimden de gelmiyor yazmak. Sağlam bir şeyler
çıkmadığında birilerinin okuması için paylaşmak yanlış geliyor açıkçası. Bu
yüzden herhangi bir şey paylaşamadım bir süredir, şu an bile mutlu değilim bu
durumdan ama geri dönmek, yazmak, anlatmak istiyorum, çok fazla olay oldu şu
kısa zamanda. Mutsuzluğumu da yazmak istiyorum depresif görünmeye inat. Her
zaman güldüğüm halde o kadar da pembe değil hayat demek istiyorum. Ama her şeye
rağmen şükredebildiğimi de söylemek istiyorum, işte esas nokta burası. Benim
mottomdur biraz, kötü düşünüp mutlu olmak. Veya kötüyü düşünerek iş yapmak.
Böylece ters bir durum olduğunda üzülmek yerine alışılagelmiş düzendir der geçerim.
Daha kolay olur kabullenmesi. Ve bu beni sanılanın aksine mutsuz etmez, sadece
alışma evremi kısaltır. Her yiğidin yoğurt yemesi durumu deyip bitirelim o
zaman. Mutsuzluğunuzdan kaçmayın. Kaçan kovalanır mantığı her yerde işler diye
düşünürüm hep. Bir dönemeçte bulur sizi içinize attıklarınız. Yaşayın ve atın
üstünüzden, yenilere yer açın her seferinde. Aşağıdaki dizeler çok güzel
anlatıyor bence hayatın bu yönünü. Sadece aşk değil, tüm hayat için geçerli..
....
çünkü
ayrılmanın da vahşi bir tadı var
öyle
vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâla sevgili
...
Her şey ayrı güzel, her anın ayrı güzelliği, her duygunun
peşi sıra bıraktığı ayrı izler var benliğimizde. Yara izlerimizi sevmek oluyor
galiba kendimizle barışmak. Herhangi bir sebeple oluşmuş olan bütün
kırışıklıklarınızı sevin. Tebessüm ve üzüntü el ele inşa ediyor her birini
çünkü. Gözlüksüz bakın dünyaya, pembe olmak zorunda değil her şey. Sınırsız
olasılıklar evreninde kum tanesi olduğunuzu düşünüp huzur bulun. Değiştirebileceklerimiz
elimizdeyken anı kuruntularla bozmanın manası yok, yaşamak ve görmek gerek.
Mutlu olun diyerek de bitirelim her zamanki gibi. Bir şeyler
hissedebilmek ayrıcalıktır. Hayallerinizi yaşamanız dileğiyle, eyvallah der
giderim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder