Dedemin fotoğrafı var karşımda. Yanında da şişko ninemin.
İnsan mutsuzluğun lüks olduğunu böyle zamanlarda anlıyor işte. Ölüm ve hastalık
zamanlarında. Dua etmekten başka çare yok elde, uzaklıkları paha biçilemez. Bir
daha o kişiye sarılamayacak olmak ve son sarılmanın kıymetini bilmeden ayrılmak
oturuyor insanın içine.
Harika bir gün. Mutluyum, ders çalışmaktan ve insan olmaktan
başka bir sorumluluğum yok ve ben bunları çok büyütüyorum. Biri çıkmış terlik
giyip metroda kitap okuyor diye bir başkasını yaftalıyor. Bir teyze çocuğu
ölmesin diye sokak ortasında mendil satarken aşağılanıyor, bir köpeğe araba
çarpıyor ve kenarda bırakılıp gidiliyor çöpmüş gibi... Dünya zaten çok da güzel
bir yer değilken kimi zaman; onu, bir de bizim düşüncelerimizle kirletmemizin
ne manası var.
Normalde uzun zamandır yazmıyorum, yazacak bir şey yok
çünkü, kendimde de o isteği bulamıyorum zaten. Ama karşımda güç aldığım iki
insanın fotoğrafı dururken ve dün şahit olduğum olaylar karşısında 3-5 bir
şeyler yazayım dedim.
Harbiden üzülecek bir şeyimiz yok, neler yaşıyor insanlar. Şükür,
duymamız gereken tek duygu. Zorlukların sonunda çıkılacak aydınlık yaşarken
görülemiyor belki ama var o be, var. Mutlu olmayı öğrenmek gerek. Umarım her
birimiz kendimizi sorguladığımızda değmediğini anlar ve gülümsemeye başlarız. İyi
bakın kendinize, üzmeyin sizi :)
Ve şunu da bırakayım şuraya dinlersiniz belki.
https://www.youtube.com/watch?v=tDKZpjNsL8Q
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder