Mart 20, 2018

"İnsan çok, dünya büyük, hayat bir muammaydı." Ali AYÇİL

Bu toplumsal normlar konusunda ciddi sıkıntılarım var. Hiçbirine günahımı vermem, normsuz bir yer hayal ediyorum. No norm yazan da bir tişört giyincem. Matematikteki gibi NO parantezine de alır öyle esprikli mesprikli yazarım, kesin müritlerim de olur. Başta da güzel başlarız bak, kafalar kıyak asiyiz, devrimciyiz ya hani. Ama sonradan boka sarar normsuz derken donsuz başsız kalırız kesin. Ayaklanmanın sonu yere kapaklanmak. O yüzden bu olaya takılmadan özerk bölgemde yaşamaya karar vermiş bulunuyorum efeniiim.

Ve bu "yalnız ölmeme" konusunda da ciddi atılımlar yapmak üzereyim. İlk 5 yıllık kalkınma planımı oluşturdum. En büyük tesellim yüce Rabbimin benim için de birilerini düşünmüş olduğuna inancım. Ha ölümden sonraki hayat ve huriler de buna dahildir. Ona da sonsuz mutluluk deriz artık napalım. Ama şunu söylemek isterim ki yalnız ölmicem, bu kader böyle devam etmeyecek!

Evet ben bu cümleleri kuralı yaklaşık 4 yıl 11 ay 25 gün geçti. 5 yıllık kalkınma planımla ne kadar gurur duysam da tüm parametreleri hesaba katamamış gibi hissediyorum. Yoksa kesin olurdu, galiba çarpmada bölmede bir yerde yanlış yaptım. Ya da ayağı bacağı, kolu kanadı kırıldı, hastanelere düştü de gelemedi benimki. Gelirdi yoksa, gelirdi. Kesin gelirdi! Ben burda böyle oturmuş her gün evrene enerjiler yollayıp, otlar yakıp, tütsüler çekip çekip bekliyorsam o da kesin gelirdi. Neyse olsun o iyi olsun da ben beklerim. Bari şu son 5 gün 2. kalkınma planıma yoğunlaşayım. Bu sefer kesin olacak kesin!

Bunu söylememin üzerinden geçen 4 yıl 11 ay 27 günlük süreçte hayatımdaki ilerleme tırnak ucu kadar. Yeni doğmuş bebeğin o olmayan tırnak ucu. Bir arpa boyu yol gitmekteki arpaya muhtacım yarebbi. Hayır hikmetine sualim yok, biliyorum o da geliyor, yolda takıldı büyük ihtimal yoksa gelirdi ama biraz arkasından mı itelesen, belli ki az tembel kendisi. Napalım sen de onu öyle yaratmışsın ama bu kadar da sorumsuz olunmaz ki, nasıl çocuklarımın babası olacak bu adam diye de düşünmeden edemiyorum. Haklıyım ama biliyorsun. Bu dönemde çocuk büyütmek de çok zor zaten. Hep tek başıma mücadele edeyim ben. Of yordu bu çocuklar da beni, her tarafım ödem ödem. Şiştim! Bütün yük yine Bilge'nin omuzlarında. Neyse ben 3.kalkınma planımı yapayım ya yoksa evlilikten soğuyacam az kaldı.

Bunu söylememin üzerinden 2 yıl geçti sadece. Ara değerlendirme yapayım dedim kendime. Zaten öyle oturdum bekliyorum tam zamanlı. Sabahları 6 buçukta kalkıyorum. Bakıyorum bir var mı yok mu diye. Daha var cevabını veremedim tabi ama olsun. Sonra kahvaltı ediyorum. O sırada da arada yokluyorum kendimi, işe gidiyorum, işten çıkıyorum hep tetikteyim, hep hep! Allah muhafaza geçerse önümden falan görmezden gelmiyim.

Zaten uykuya da gözüm açık dalmayı öğrendim öğreneli rahata erdim. Ay hatta bak ne yapıyorum onu da anlatayım, en sevdiğim hobimdir kendisi. Her akşam ev kapısının kilidini değiştiriyorum. Sık aramalar listesinin başında çilingir Hayri abinin adı var zaten. Onu da adından dolayı seçtim hatta. Hayırlı bir iş olacak sonunda diye hayırlının Hayri abisi. Takıntılı değilim hayır mizacım böyle.

Neyse hani derler ya ilk girdiğin evde kapının anahtarını yastığın altına koy, o gece gördüğün kişiyle evlenirsin diye. Ben de her gün ev değişemem diye her akşam kapının kilidini ve böylece de anahtarı değişiyorum. Sağolsun Hayri abi de her gün aynı saatte geliyor değişiyor gidiyor, e beraber büyüdük resmen onunla 12 sene oldu dile kolay. İkimiz de bu işe gönül verdik. İlk zamanlardaki gibi garipsemiyor da beni, ona da devlet memurluğu gibi sabit gelir oldu. Çocuk okutuyor 4 tane o da, napsın, okumasın mı yavrucaklar. Kocacığımın yüzü suyu hürmetine bunlar hep. Ha hala bir rüya görmüşlüğün var mı derseniz, YOK, hatta o günden beridir rüyalar toptan kesildi, zifiri karanlığa uyuyorum ama napalım demek mizacı utangaç, görünmek istemiyor. Neyse ki ben tüm çakralarımı açtım da yeni bir evde anahtarı koyup yattığı an hop girivercem rüyalarına müstakbel beyimin. 2 çift lafım da olacak hatta kendisine ama şimdi burda demiyim, ikimizin arasında yaşananları başkaları bilsin istemez kendisi, gösterişi falan sevmez hiç. Yemin ederim her şeyimiz ortak, çıldırıcam mutluluktan! Ha bu arada erkekler arasında çok yaygın bir adet değilmiş bu anahtar geleneği galiba, önce bilinçlendirme çalışmaları yapmayı planlıyorum, bu aralar bu konuya kanalizeyim, çözücem az kaldı. 

Son 2 ay. Allah'ın hakkı 3'tür derler, bu sefer kesin olacak dedim ama galiba bu işe bir son verme zamanı geldi. 15 yıldır bulamayan son 2 ayda mı bulacak? Düğünlerde, doğumlarda çeyrek takmaktan gına geldi. Bir de 10 numaralı gülüşüm var ki ortamlarda, istemem yan cebime koy. Sanırsın feminizmin öncüsü, yalnız kurt. Başka alana yoğunlaşsam uzmanlığımı verirler ordinaryüs olurdum çoktan. Ama ne demişler sen elmayı sevdin diye elma da seni sevecek değil. Nice erkekler sevdim bir elmadan daha akılsızdılar. Onlara selam olsun, sayelerinde anladım aklın değerini. Nice erkekler sevdim kart horozdular, onlara selam söylemiyim, bir Fatiha okur geçerim, yer üstünde değillerdir büyük ihtimal. Gençlerden de sevdiklerim oldu tabi. Büyütmesi zor oldu kimini, dizimde salladım, yedirdim, içirdim, büyütüp ellere verdim. Kimineyse ben küçük geldiysem demek ki ağzıma emzik verip yolladılar beni. Her biri başka telden olunca bende de ondan biraz bundan biraz derken entelektüellik baş gösterdi. Engel olamadım gidişata. Sonunda hep aynı cümle. Ben sana layık değilim. E biz de biliyoruz onu, layık olsan değerimi anlarsın deli manyak. Yok yok baştan sistem yanlış. Herkese biri atanacak doğuştan beşik kertmesi mantığıyla. Sonra da çılgınlar gibi aşk yaşayacaz zaman kaybetmeden. Ayrılma, aldatma, kavga dövüş yok. Vıcık vıcık aşk. Böyle düşününce de bir tiksinme geldi ama bana ne canım herkesin kendi hayatı, ben kendi yoluma bakarım. Sonunda emellerime ulaşmış mıyım? Evet. O zaman let the sistem begin artık ya!

Bundan gayri ne anlatırsam mutlu sonla bitecek. O yüzden "devam edecek" etiketiyle okumamıza hafif bir ara veriyoruz. Kalkınma planı falan da yok. Beklemediğin anda gelirmiş derler. Tamam az beklicem artık, tamam tamam, anahtarı da değişmem hatta her gün. Ay ama olmaz, Hayri abi alıştı şimdi masraflarını hep bana güvenip yapıyor, bir tas çorba, bir kap pilav, 1 tencere yemek pişmesin mi o evde. Zaten yavaş yavaş kesmek gerek diyor ya doktorlar da kötü alışkanlık

lar için. Aynen öyle yapayım ben ya. Kendi gazıma gelmiyim şimdi sebepsiz yere.

E o zaman bir duanızı alır, karşılığını da binaenaleyh gönderirim efeniim. Kalpleriniz dert görmesin. Her nasılsanız mutlulukla kalın.

 


Her şey bu kadar basit aslında dedim kendi kendime. ''Dünya tozlanan bir yerdir.'' Bütün insanlar toz almak için gelirler dünyaya. Kimisi bir ülkenin tozunu alır, kimisi bir sehpanın, kimisi bir ceketin. Ama bazen bir gözün tozunu almak gerekir dünyada, kabul etmek lazım en zoru budur. 
ALİ AYÇİL

Hiç yorum yok:

트윗하기